Modernizm ve Gelenek Arasında Bir Ütopya: Maske ve Ruh

Modernizm, 18. yüzyılda Avrupa’da başlayan zamanla bütün insanlığı düşünce, sanat ve yaşam biçimi olarak etkileyen aydınlanmadır. En belirgin özelliği din ile geleneği reddetmesi; medeniyetin ilerlemesi için bilimi, teknolojiyi ve insanı esas almasıdır. Modernizmin öncelikli işi tarihi ve köklü bir...

Full description

Bibliographic Details
Main Author: Fatma Şimşek
Format: Article
Language:Turkish
Published: Selçuk University 2017-12-01
Series:Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Subjects:
Online Access:http://sefad.selcuk.edu.tr/sefad/article/view/822
Description
Summary:Modernizm, 18. yüzyılda Avrupa’da başlayan zamanla bütün insanlığı düşünce, sanat ve yaşam biçimi olarak etkileyen aydınlanmadır. En belirgin özelliği din ile geleneği reddetmesi; medeniyetin ilerlemesi için bilimi, teknolojiyi ve insanı esas almasıdır. Modernizmin öncelikli işi tarihi ve köklü bir birikimi olan geleneğe ve eskiye karşı çıkmak olmuştur. Bu yaşam biçimi din-dışılığı benimsemiş ve inançları eleştiriye açmıştır. Geleneksel ve dini değerler bu düşünce tarzına bir süre karşı koyduysa da değişime çok da direnememiştir. Modernizmin başta bütün kutsal değerleri ve geleneği yok edip kendine özgü nitelikler getireceği düşünülse de başarılı olamamıştır. Ve tahrip etmeye çalıştığı kutsal değerler evrilip dönüşerek modern hayata uyum sağlamayı başarmıştır. Bu yaşam biçiminin başarılı olamaması Batılı toplumlar gibi Doğu toplumlarını ve aydınlarını da olumsuz yönde etkilemiştir. Ve bu durum sosyal hayat kadar sanata da yansımış, aydınların içinde bulunduğu çelişkili, buhranlı durumu görmek mümkün olmuştur. II. Meşrutiyet Dönemi sanatçılarından Halide Edip Adıvar’ın yazmış olduğu Maske ve Ruh adlı tiyatrosu modernizm ile gelenek arasında kalan toplumun çelişkileri etrafında şekillenmektedir. Bu bağlamda çalışmada karakterlerin bakış açısı doğrultusunda modernizm ile gelenek arasında kalan dönemin aydını ve toplum incelenmeye gayret edilecektir.
ISSN:1300-4921
1300-4921